Bir gün Ahmet, Özge’yi evine çağırdı. Özge, kararsızlığı içinde eve gitti ve Ahmet’in kollarında kendini buldu. Ahmet’in elleriyle kalçasını sıkması ve belindeki gamzeleri yalaması onu deli gibi etkiliyordu. Özge, kendini kaybetmiş şekilde “Daha çok dayanamıyorum erkeğim, yalvarırım artık sok iç kısmına!” diye fısıldadı. Ahmet de onun bu isteğini yerine getirdi ve dünyanın en mutlu kadını olduğunu hissetti. Ancak ardından Özge, Ahmet’i durdurarak normal bir şey olmadığını söyledi. Ahmet ise bunun normal olmadığını zaten bildiğini belirtti ve sessizce teklifini düşündü. Özge’nin kocasının olanları idrak etme riski, doğacak öz çocuğunu emanet etme sorumluluğu ve ahlaki değerleri onu geri adım atmaya itiyordu. Ancak diğer yandan, Ahmet’in ona verdiği haz dayanılmazdı. Sonunda Özge, Ahmet’in teklifini kabul etti. Kendini kaybettiği anlar, halı yıkamakla son bulacaktı. Ahmet de istediği gibi bir kadın bulmuştu ve onunla mutluydu. Ancak hep bir şeylerin eksik olduğunu düşünecekti.